image/svg+xml
image/svg+xml

Üniversitemiz tarafından “Akademik Etik” konferansı gerçekleştirildi.

Üniversitemiz Kalite Koordinatörlüğü tarafından düzenlenen etkinlik, Kutlubey Kampüsü Mimar Sinan Dersliği Konferans Salonunda gerçekleştirildi. Konferansta konuşan Üniversitemiz Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun, bilim ve etiğin birbirinden ayrılmaz iki parça olduğunu söyledi. 

Rektör Uzun, “Bilim ve etik ayrı ayrı düşünülemez ve bizim gerçekten bu konu hakkında bilgiye ihtiyacımız var. Nasıl çalıştığımız alana hâkim olmamız gerekiyorsa yaptığımız işlerin etik sınırlar içerisinde nereye oturması gerektiği konusunda da bilgi sahibi olmak zorundayız.” dedi.


Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Kalite Koordinatörlüğü Eğitim ve Öğretim Birimi Başkanı Prof. Dr. Nezahat Güçlü ise emek vermeyen kimsenin yeterlilik hakkı da kazanamayacağını vurgulayarak, “Daha önce Yükseköğretim Kalite Kurulu (YÖKAK) Başkanlığı yapan Rektörümüz Prof. Dr. Sayın Orhan Uzun’un kalite çalışmalarına ne kadar önem verdiğini hepimiz çok yakından biliyoruz. Bu konudaki heyecanını ve isteğini bizlere her an hissettirmekte ve kalite çalışmalarına büyük bir destek vermektedir. Kalite çalışmalarından sorumlu Rektör Yardımcımız Prof. Dr. Sayın Sedat Yazıcı, Kalite Koordinatörü Doç. Dr. Sayın Fatma Ünal ve ekibi ile birlikte tüm birimlerimizin de desteğiyle üniversitemiz hak ettiği yere gelecektir. Öğrenci merkezli bir yaklaşımı benimseyen Üniversitemiz, akademik personelinin niteliğini sürekli olarak artırmayı hedeflemektedir. Bugün gerçekleştirdiğimiz akademik etik konusu da hassasiyetlerimiz arasında yer almaktadır. Gelecek dönemlerde de düzenleyeceğimiz etkinliklerle Üniversitemizi hem idari hem de akademik anlamda uluslararası bir düzeye taşıyacağımıza açık yüreklikle inanıyorum.” diye konuştu.  
 
Açılış konuşmalarının ardından “Akademik Etik” adlı konuşmasını yapan Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İnayet Aydın, akademisyenliğin çok özel bir meslek gurubu olduğuna değinerek, “Cübbe giyen dört meslek grubu var. Yargı mensupları, din görevlileri, akademisyenler ve nikâh memurları. Cübbe bizim bütün dış etkilerden bağımsız karar vermemizi istiyor. Yakaları diktir. Cübbenin yakasının dik durması, cübbeyi giyen kişinin de cesaretle dik durması gerektiği anlamına gelmektedir. Cübbe de düğme yoktur. Çünkü düğme itaati temsil eder. Cübbeyi giyen kişi bilimin gerçeği dışında hiçbir şeye itaat edemez. Cübbenin cebi yoktur. Sizin aklınız fikriniz sadece para biriktirmekteyse o zaman bu işi tez elden bırakmalısınız. Bu cübbeyi giyenin maddiyatla işi olamamalı ve cübbe bunlara alet edilmemeli. Cübbenin rengi yoktur. Kadınlar ve erkekler için özel olarak yapılmaz. Cübbeyi giyenin cinsiyeti yoktur ve sadece bilim insanıdır.” şeklinde konuştu.

Üniversitelerin var olma sebeplerinde de bahseden Aydın, “Bilgi ve paylaşım bizim mesleğimizde çok önemli. Ayrıca bizler kamuoyuna hizmet eden kişiler olarak, büyük bir sorumluluğu da üstleniyoruz.  Akademisyenlerin rol ve işlevleri bilgi üretmek ve ürettiği bilgiyi yaymaktır.  Bunu da verdikleri eğitim ve çalışmalarla insanlığa ulaştırır. Bir akademisyenin üç temel görevi vardır. Bunlar eğitim yoluyla bir meslek elemanı yetiştirmek, araştırmalar yapmak, yayın yapmak ve topluma hizmet sunmakla yükümlüdür. Bunları yaparken de dürüst ve hatasız olmasına dikkat etmeli, bilimin özü olan etiği göz ardı etmemelidir.

Günümüzde, önemi giderek artan ve karmaşıklaşan bilimsel araştırma ve teknoloji geliştirme süreçlerinde pek çok sorun yaşanmaktadır. Akademik dünyada bilimsel yanıltma, intihal, yazarlık hakları, öğrencilerle ilişkiler, meslektaşlarla ilişkiler, ticari faaliyetler, akademik yükseltmelerde adaletsizlikler, akademik sınavlardaki etik sorunlar ve buna benzer pek konu akademik etiğin alanına girmektedir.’’ dedi.